19 Nisan 2015 Pazar

..Karma..

Derin bir yola daha çekti bu hafta yaşam beni.. Daha doğrusu tüm ailemi.. Tam 3 yıldır her sabah beslediğimiz kumrularımız kızımız Şimal'in odasını tercih etti doğum için.. Ve dün ilk kez gece de dahil olmak üzere dişisi bizimle kaldı. Sabah eşi bir uğradı bir kaç dal daha getirip, karnını doyurup gitti. Bu arada ben yatağı salona taşıdım haliyle.. Cam daima açık kalsın diye de önüne sandalye koyduk.. Velhasıl kelam; BİNŞÜKROLSUN ki burada yine güzel şeyler olmakta.. Sanırım bir ay kadar odayı temizleyemeyeceğim.. Belki yumurtlama olayından sonra hiç girmeyeceğiz.. Bu MUCİZEVİ serüveni sizlerle de aşama aşama paylaşacağım kısmetimizde varsa.. Umarım herşey yolunda gidecek ve dostlarımız yeni bebeklerine kavuşacak, onları (Tanrım!Düşünebiliyor musunuz?!) bizim evimizden uçuracak.. Bin MAŞALLAH ile.. Harika ama olağanüstü bir Pazar gününden hepimize MERHABAlı GÜNAYDIN diliyorum.. Ben, biz ve kumrularımızdan gönül dolusu SEVGİyle..



İnstagram'dan takip etmek istersen; @perran_ca ..

Umutla.. Sevgiyle.. Git..tim.. 



P.〽elisa..


..Sen gelmesen de, ben beklerim..

Oturdu kadın sahil kenarına.. Elinde makinesi, belinde her günkü serseri çantası.. Sordu kendine? Dedi; Neden gün batımına vurgunsun.. Sonra uzun uzun düşündü.. Kafasında Dino.. Yüreğinde Mathi.. Girdiler lafa.
~Mathi.
~Efendim Dino.
~Neden gün batımı?
~Çünkü Dino.. Her gün batarken, içine ata ata gidiyor diğer yarım küreye.. Bi'de ne var biliyor musun?
~Ne var Mathi?
~Ben.. Çok özlüyorum.. O gelemeyecek.. Gideceğim günü bekliyorum.. Ve her gün batarken O'nu yine göğe uğurluyorum..Ya da içime falan işte..



~Anladım Mathi.. Anladım.


İnstagram'dan takip etmek istersen; @perran_ca ..

Umutla.. Sevgiyle.. Git..tim.. 



P.〽elisa..


..Yüreğinde sızım kalır!..

 

Ve zırhımdır benim kabuğum.
Dokunduğum her yerde izim kalır.
Dudağında tuzum kalır.
Kulağında sözüm kalır.
Olmaz deme, olur!.
Kalbimi açmışsam sana.
Ve dokunmuşsan bana.
Kırma!..Koru onu.
İyi bak..İncitme!.
Ah etmem incitsen de.
Antenlerimi çeker giderim.
Yüreğinde sızım kalır!.


İnstagram'dan takip etmek istersen; @perran_ca ..

Umutla.. Sevgiyle.. Git..tim.. 



P.〽elisa..












14 Nisan 2015 Salı

~Bir fincan SEVDAn var mı?..

Çıkıp gelsem bir gün kapına.
Yosun koksa her yanım.
Ve yüreğimde bir hançer yarası, tuza bulanık.
~Denize düştüm ama yılana hiç sarılmadım.. desem.
Üşüdüğümü anlasan sen, ser verip sır vermesem yine ben.
Dudaklarım titrese, dişlerim birbirine vursa durmadan.
~Ne oldu deseler de ~Yok birşey diyecek kudretim olsa halen.
Ölsem de gam yemesem.. Ahh ölsem de gam yemesem seni gördüm ya ben!
Ve sana eğilip usulca;
~Bir fincan SEVDAn var mı? desem..Sonra "sana sırılsıklam" dönüp arkamı gitsem.
Ya da bunlar hiç olmasa yine bu sabah.. Seni hep içten içten, sessizce sevsem..Ahh sevsem.. 


İnstagram'dan takip etmek istersen; @perran_ca ..

Umutla.. Sevgiyle.. Git..tim.. 



P.〽elisa..

.. Hoş geldin diğer yarım..

Dümdüz git.. Renkli kapıları bir bir aç..Şen kahkalarımı duyacaksın.. Orası biraz kalabalık.. İte kaka da olsa geç git..Sonra biraz melankoliye rastlayacaksın..Fonda içli bir şarkı çalar hep.. Aldırma..Sen devam et yola.. Köşede akşamdan kalma bir kaç kadeh bulacaksın..Tozlu raflarda bir kaç küçük not belki.. Aslında derli topludur yüreğim ama geçmişten kalan izler silinmiyor kolayca.. Sen patikadan ayrılma.. İleride soğuk bir oda çıkacak karşına, biraz ürpereceksin ama müsterih ol.. Orası benim en soğuk yanım..Tezgahta bir kaç hançer olacak, onlar dost dediklerimden yadigâr.. İzleri halen sırtımda.. Sonra şey olacak ııummm bir madalyon.. Benim madalyonum.. Onu çevir.. İyi bak!.. İşte o benim..Duvarları Kırmızı bir oda var.. Şimdilik ona değinmeyeyim..Neyse sen devam et az kaldı..Birazdan bahar çiçekleri tütecek burnuna.. Lale mevsimi bir de malum.. Henüz koparılmamış seviyor yapraklı papatyalar dolu yerlerde.. Sol yanım mahsun bir menekşe bahçesi.. Ve bahçenin sonunda gizli bir geçit var oraya ulaş..Biraz eğil ve ileri bak.. Orada yıpranmış bir kapı göreceksin..Açılmayalı öyle çok oldu ki.. Üzerinde pas tutmuş bir kilit olacak anahtarı SEN olan.. Gelince haber ver olur mu?.. Ya da verme! Ben anlarım.. Ne de olsa orası en ISSIZ yanım.. Ayak seslerini tüm kalbimle duyarım.. Hoş geldin diğer yarım.. 



İnstagram'dan takip etmek istersen; @perran_ca ..

Umutla.. Sevgiyle.. Git..tim.. 




P.〽elisa.. 

..Perdeli ayaklarım beline dolanmış oturuyorum..

Bak yağmur yağıyor şehrime.
Oysa ben geçen yıl bugünlerde kaybettim şemsiyemi.
Hava boz bulanık ve soğuk.
Oysa ben sımsıcak bir yürekle düştüm yollara.
Hadi gel.. Uzat elini.. Oturalım loş odanın yalnız minderine.
Yek olsun yüreklerimiz. Sol baldırım, sağ bacağına değsin.
Ben kuşburnu içeyim, sen demlisinden bir çay.
Fonda hafif bir müzik, cama vuran utangaç damlalar..
Çay bardağını iki elimin avcunda döndüreyim.
Sonra.. Bitmesini beklemeden bir çırpıda dönüp kıvrılayım kucağına.
Şimdi yüz yüzeyiz bak!. Gördüğün bir çift göz, benimki.
Bu kadar yakından, bu kadar güzel olmayı nasıl başarabildiğini merak ediyorum..Nefesin ne kadar sıcak..Terlemişsin bir'az..Tıpkı cümlelerin gibi nefis kokuyorsun..
Perdeli ayaklarım beline dolanmış oturuyorum ben de öylece.
Elimde çay, kalbimde sen, nefes mesafende ben!.
~Neden ayakların perdeli? Diyorsun.
~Sen.. Diyorum.. Öylesine derinsin ki.. Eğer bir gün kapılırsam.. Eğer bir gün vurgun yersem.. İşte o vakit var gücümle karaya yüzebilmek için.
Sonra susuyoruz ikimiz de..Oda loştu hatırladın mı? Yağmur da yağıyordu hani.. Bi' de gözlerimiz birbirine bakıyordu.. Ve zaman..Durmaksızın akıyordu..Biz durmadık!... .. .


İnstagram'dan takip etmek istersen; @perran_ca ..

Umutla.. Sevgiyle.. Git..tim.. 


P.〽elisa.. 

..Bende ne görürsen, sende o var!..

Bende ne görürsen, sende o var!.. Der bir bilmeyen.. Çünkü çekim yasası böyle bir şeydir.. Senden kişiler dolar etrafına.. Senden yansıyanlar Onlardadır.. Onların sende buldukları da aslında yine Onların güzel yüreğindedir!.. Yani azizim.. Demem o ki; Neysek O vurur yaşam kıyımıza.. Hamd olsun anlamlı varlığımıza, birliğimize ve dostluğumuza..Biraz bu hafta karelediklerimi şöyle sessiz sedasız yayınlasam kabul görür mü acaba?.. Hani ard arda.. 


İnstagram'dan takip etmek istersen; @perran_ca ..

Umutla.. Sevgiyle.. Git..tim.. 




P.〽elisa.

..Aşığım Sana Kusura Bakma..

Bana öyle bakma.. Gücüm tükenir yokluğunda. 
Sesime ses, yüzüme yüz değsin istemem senden başka. 
Sen düşürdüysen şayet beni aşka,
Bu defa zor, bu defa yokuş, bu defa başka. 
Ya da sen iyi si mi bana öyle bak, 
Aşığım sana Kusura Bakma!.. 



İnstagram'dan takip etmek istersen; @perran_ca ..

Umutla.. Sevgiyle.. Git..tim.. 



P.〽elisa.. 

..Yüzümün yarısı neşe, yarısı hüzün..

 Kendime ve evrene not:

Yüzümün yarısı neşe, yarısı hüzün.. Hüznümünse yarısı sen, yarısı umut..Ve hayat; ahmak ıslatan.dan hallice bir bulut..Sen misafir, ben desen konuk oyuncu.. Geldik, gidiyoruz.. Düne dair ne vardıysa seni acıtan.. Silmeye çalış.. Huzura sarıl.. Şansı teneffüs et.. Kalabalıklardan sıyrıl.. Kendine yakın ol ilk önce.. Sırrını verme kimselere.. Heceleyerek oku hayatı.. Tane tane yaz kaderini.. Ve tadında bırak her şeyi.. Çok üsteleme.. Hırslı ol ama bu uğurda kayıp verme.. Kimseye haddinden çok güvenme.. Akışa kapıl, tam olarak teslim olma fakat çok da direnme.. Duruşun kimliğini belirler.. Samimi ol, laubali olma!.. Ve son olarak; Yap Gitsin!.. Erteleme.


İnstagram'dan takip etmek istersen; @perran_ca ..

Umutla.. Sevgiyle.. Git..tim.. 


P.〽elisa..

23 Mart 2015 Pazartesi

..Öylesine..(Suya dayanıklı yâr.abandı)..

Öylesine bir şehirde, öylesine bir gündü.. Öylesine bir saatin, öylesine yelkovanı, öylesine akrebiyle yarışıyordu.. Sonra öylesine bir anda, öylesine bir kadın, öylesine bir adamla çarpıştı.. Adam sendeleyerek yere düştü. Çünkü çarptığı, kadının hayata karşı ördüğü kalın duvarlarıydı..Öylesine bakışıp, toparlandılar. Adam yerden kalkarken, kadın tebessümüyle okşadı Onun yüreğini..Öylesine bir iki cümle kurdular..Kadınsa sonradan anlayacaktı; adamın, ruhundaki "güven" kusurunun yarabandı olacağını..Bu öyle bir yaraydı ki aslında, kadın uzunca zamandır, belki de ta en baştan beri ruhunu hiç yıkamamıştı.. Çünkü eğer ıslanırsa yarabandı düşecekti.. Yarası kanasın istemiyordu.. Öylesine devinip durmuştu ruhu yıllar yılı belki de..O ki şehrin göbeğinde bir amazon kadını.. O ki tüm gelincik narinliğine tezat hırçın Anka Kuşu..Öylesine bir hikâyenin öylesine satırlarını yazıyorum belki de yine.. Sahi ya Adam diyordum.. Adam da anlayacaktı sonradan; Öylesine diye bir şey hiç olmamıştı aslında!..Sarmaya çalıştığı yara kendininkiydi belki de.. Ve hayat MUCİZElerle doluydu.. Haklı değil miyim söylesene?!.. 

P.elisa.. 

Öylesine bir akşama, öylesine bir günü gelin ederken ben, hepimize UMUT..Hepimize SIHHAT..Hepimize HUZUR diliyorum.. Sevgiyle.. Git..tim..

İnstagram'dan tüm fotoğraf ve yazılarımı takip etmek istersen: @perran_ca ya tıklamak yeterli olacaktır.. 




20 Mart 2015 Cuma

..Umuda boya beni..



Merhabalar..

  Bugün size biraz facepaint yani Anadilimizde yüz boyama olarak bilinen sanattan bahsetmek istiyorum..
  Genellikle çocuklara yönelik bir boyama yöntemi olan bu boyama sanatı zaman zaman yetişkinlerde ve özellikle hamile bayanlarda da tercih edilebilmektedir. Bebeğine hatıra olarak saklamak isteyen hanımlar, karınlarını boyatarak bir kaç hatıra pozuyla bu ânı ölümsüzleştiriyorlar.
  Ülkemizde çok yaygın olan şekli ajansların temin ettikleri öğrenci kardeşlerimizin ek iş olarak  ufak figürler çizip harçlık çıkarttıkları gel geç bir sektör gibi görünse de, bu sanat; dünya üzerinde çok daha ciddiye alınan ve güzel eserlerle çocukları hem mutlu kılan, hem de çizgi filmlerde ya da masalarda olmak istedikleri kahramanlara dönüştüren güzel bir boyama tekniğidir.
  Ülkemizde az sayıda kişinin bu işi, işten çok sanat dalı olarak benimseyerek ve çocuk ruhuna inerek yaptığını bilmekteyim. Buna kendim de dahilim..Bir kaç ajansla sırf para öncelik tutuduğu gerekçesiyle bağlantıyı reddettiğim de doğrudur. Zira öncelikli amacım (her ne kadar iş olsa da) çocukların mutluluğudur. 
  Geçmişte bununla alakalı güzel bir enstantane de yaşamış, LÖSEV' İN halen sürmekte olan Gönüllü Yüz Boyama Sanatçılığına kabul görülmüştüm. Değerli bir ajans sahibi beni arayarak; onlarla çalışıp çalışamayacağımı sormuş ve bayram tatili olduğu için LÖSEV toplantısına katılmamı rica etmiş, karşılığını da fazlasıyla teklif etmişlerdi. Ben de bu tekliflerini kabul ederek, hiç bir ücret talep etmeksizin güzel evlatlarımı bu kez ufak figürlerle boyayarak mutlu kılmıştım. 
  Aslında benim en büyük sırrım ; MUTLU ETTİKÇE, MUTLU OLMAK'dan geçmektedir..

İnstagram'da ek hesabım olan hayalperisidesign ı takip edebilir, konuyla ilgili tüm soru ve önerilerinizi de dm den tarafıma iletebilirsiniz. Tüm boyalar su bazlı olup, markalar;
KRYOLAN, EBERHARD FABER, MEHRON ve muadili CE belgeli ürünlerdir.

 Hepinizi sevgi ile kucaklarken bir şey rica ediyorum;

İÇİNİZDEKİ ÇOCUĞA SAHİP ÇIKIN GÜZEL DOSTLARIM..


P.〽elisa..


Umutla.. Sevgiyle.. Git..tim..








19 Mart 2015 Perşembe

..Bi'deliye ihtiyacim var musait misin?..

    İnsan belki de bazen olduğundan çok farklı davranabilmelidir. Tüm duvarlarını yıkmasa da, korunaklı zırhını sırtından çıkarıp, omurunu bir müddetliğine rahatlatabilir. 

    Kendini bir duruşa farkında olmadan adamışlığın inanılmaz yoruculuğunu, hiç tanımadığı birinden duyduğu "bir cümle" ile idrak ettiğinde ise durup bir düşünmelidir.
-Ben neden bu kadar kuşkucuyum. Hayır yani bazen de "öylesine" olamaz mı her şey? Ya da sonunu düşünmeden de yaşanamaz mı bazı şeyler. Biriyle dostluk kurmak neden bu denli zor ve ızdıraplı?.. Asıl sorun "ya giderse" ya da  "Tam da Ona bağlanırken giderse" midir kendi içinde..Bunları düşünüyorum şimdilerde..
   Bazen kendi içine öylesine hapsolursun ki farkına bile varmadan, ya da tamamen FARKINDA!..Aslında her ne kadar olduğun gibi olsan da, sen birinin eşi, birinin kardeşi, birinin annesi, bir diğerinin dostusundur.. ""Kendine kendinden kalan pek de bir şey yoktur aslında.."" Mesafeler senin en sevdiğin şeydir. Her şeyde risk alabilirken sen.. Ve inandıklarının uğruna ne gemiler yakabilmişken.. Tek bir şeyi beceremediğini farkedersin işte böyle zamanlarda; SEVMEK.. 

  Her şey kolaydır aslında.. Fakat sevmek tam bir kaos.. Bir mücadele.. Başlamadan bitecek bir düello gibidir adeta.. Ya hiç layığıyla sevilmediğinden, ya da herkese gereğinden çok değer verdiğinden vakt_i zamanında!.. Oysa ki aslında en iyi sen bilirsin ki; herkese hakkı kadarını verdiğin zaman bu en kalitel,i ilişkidir.İster arkadaş, ister yoldaş, ister evlat..

  Hep şöyle gelmiştir açıkcası bana; eğer seversem ki; gerçek bir sevgiden bahsediyorum burada.. Hani aynı hayat yolunda yan yana yürümek..Ne bir adım geriden, ne bir adım önden..Hani böyle bahsi geçince içinin Onunla dolması gibi.. Hani içinde bir şekilde dolmayan o isimsiz boşluğu alması gibi belki de.. Hani varolmayan kardeş gibi.. Hani evsiz bir garibin spor salonunda bir geceliğine yatabilmesi gibi.. Ya da iftar saati gibi yazın en uzun günlerinde.. Hani susuzluktan boğazının kuruduğu anda ezan sesini duymak gibi güçlü bir şey işte!.. 

  Demem o ki azizim; bugün yolun yarısına gelmiş bir İNSAN, bir KADIN, bir EŞ, bir ANNE olarak "bir cümle" ile farkettim ki; yeni biri yaşam kıyıma hasbel kader uğradımı afallıyorum.. Evet evet dürüstüm işte.. Afallıyorum.. Çünkü ben herkesle aynı mesafede güzel arkadaşlıklar kurabilirken, biri benden bir parça gibicesine kıyıma vurduğunda korkuyorum.. 

 Sözün özü; SEVMEK hiçbir kitapta ya da okuduğum hiçbir okulda öğretilmiyor insana!. Gelişi güzel sevmek gerek en alaylısından aslında!..Aklıselim bir DELİyseniz ve aslında kim olduğunuzu farkederse biri; O size sormadan, siz hazırlıklı olun cevaba.. Çalıştığınız yerden gelmesi umuduyla.. Ya da vazgeçtim.. Bi' kere de sınıfta kalalım.. Kalalım ki, bir'an NEFES alalım.. Belki bir Poyraz, belki de bir Lodos'ta.. Herbiri rüzgârın babası değil mi nasıl olsa!..

 Gitmeden bir sorum olacak sana; "Bi'deliye ihtiyacim var musait misin? "


P.〽elisa..


İnstagram'dan tüm fotoğraf ve yazılarımı takip etmek istersen: @perran_ca ya tıklamak yeterli olacaktır.. 

Umutla.. Sevgiyle.. Git..tim..

..Umut fakirin ekmeği..Ya tutarsa?!..

Ya su kesikse misal..
Ya sensizliğin teyemmümünde sıkışıp kaldıysa bu yürek..
Ya astığı yüreğin cebinden çalmışlarsa umudu..
Ya çıkarsa diye bi'bilet aldıysa bi'çocuk..
Ya hiç çıkmadıysa bi'amorti bile.
Ya çok sevdiyse misal..
Ya çok beklediyse bi'bankda..
Ya çok üşüdüyse..Ya #azizim ya hiç gelmediyse beklenen..
Ya bu hikâyeler bi'gün yiterse..
Ya ilham perisi giderse..
Ya bu film vizyona girmeden biterse..
Hadi git göle maya çal..
Umut fakirin ekmeği; ya tutarsa?!..


İnstagram'dan tüm fotoğraf ve yazılarımı takip etmek istersen: @perran_ca ya tıklamak yeterli olacaktır.. 

Umutla.. Sevgiyle.. Git..tim.. 


P.〽elisa.. 

..Turuncu Hırka..

İstediğinde bir hırkanın içine saklanabilmelisin. Zira başka türlü baş edemeyeceğin bir hayatın içinde kaybolabilirsin. Bak yine herkes gidiyor..Bazıları ölerek, bazıları yaşaya yaşaya gidiyor. Her gün, her an gülemeyiz. Sürekli de ağlamak olmaz. Herşey tadında güzel. En güzeli de tadı damağında kalan anlar aslında. *Böyle paketi açılmamış bir bayram hediyesi gibi.
*Hani böyle bir bardak Baileys'i damağında gezindirirken içini gıdıklaması gibi. *Böyle karanlıkta arkadandan biri geliyor sanıp da Laaannn dercesine celallenip arkanı bi anda döndüğündeki cesaretin gibi.
* Iıuumm böyle hani nasıl anlatsam, bıraksalar durmadan sevişeceğin biriyle öpüşmeden burun buruna tüm arzunla direnmek gibi ilk karşılaştığında. 

*Böyle en sevdiğin yemeyi annenden güzel kimsenin yapamıyor olması gibi.
*Bi de böyle geceleri hayalini kurduğun ve kafana koyduğun birçok şeyi günün sarhoşluğunda unutuvermen gibi.
Hayat be azizim. Toplasan beş para etmez, dağıtsan savrulur gidersin.. Hepsi bu!.. 


İnstagram'dan takip etmek istersen; @perran_ca ..

Umutla.. Sevgiyle.. Git..tim.. 


P.〽elisa..

..Kahve Köpüğü..

Beni İnstagram hesabımdan takip eden kıymetli dostlarım iyi bilirler; #bikahveyadayarim bana ait ir tag.dir. Ne vakit bir kahve içsem, kendimi onun eşsiz tadı ve kokusuna teslim eder, kelimelerle dans eden ruhuma, kalemimle eşlik ederim.. 


 Ve bi'kahvenin köpüğü gibi taşsa da sevdan içimden..
Köprüsüz bi' pantolona kemer misali kifayetsiz kelimelerim.
Yazsam yazamaz olurum, çözsem kördüğüm.
İntiharı büyük bir suyun şelalesidir sessizliğim.
Belki de kör alfabesinde lâl bi'kadınım ben.
Belki de kimsenin duymadığı sekizinci notaydın sen.
Ve bi'kahvenin fincanı gibi kalsam da ardında.
Bu yaman his; çay bardağındaki rakı tadında..


Bu Espresso' yu Cafe Palas/ Erenköy' de içmiştim. Mekânın nezihliği kadar lavabosunun temziliği ve ürünlerinin tazeliği de beni cezbetmekte. Yalnız sigara kullanmayan biri olarak, içeriye kadar giren yoğun duman insanı ciddi anlamda rahatsız ediyor. Sanırım bu açıdan, bir çok mekân gibi sıkıntılı bir ortamı var. 

İnstagram'dan tüm fotoğraf ve yazılarımı takip etmek istersen: @perran_ca ya tıklamak yeterli olacaktır.. Umutla.. Sevgiyle.. Git..tim.. 

P.〽elisa.. 

18 Mart 2015 Çarşamba

..Fotopya ÇOCUK HAKLARI Fotoğraf Yarışması..

Herkes içerde oynarken, O hep Onlara uzaktan baktı. Çünkü bir görevi vardı. Kendinden büyük sorumlulukları.. Çocuk.. Dünyayı tarttı..Baktı ki olacak gibi değil, daha başlamadan yarım bıraktı..Çünkü yaşam O' na ağırdı.. Çünkü yol ta en baştan yokuştu.. Çünkü O, henüz küçücük, esmer bir kuştu.. 

Tüm çocuklarımın haklarını koruyabilmeyi ne çok dilerdim. Tek tesellim kendi evladıma yeterli bir anne olmaya baş koymuşluğum işte.. umutla.. Sevgiyle..

Fotoğrafı ortalama 5 yıl önce karelemiştim. 3 ayrı fotoğrafımla katıldığım Fotopya ÇOCUK HAKLARI Fotoğraf Yarışması' na siz de katılmak ve detayları almak isterseniz linke tıklamanız yeterli olacaktır.. 

Son Başvuru: 17 Nisan 2015 

P.〽elisa.. 

..Kaç tonda sevebilirsin beni?..

..Kaç tonda sevebilirsin beni?..
Gülüşün ne renk?
Öpüşün peki?
Ne renk akar gözyaşların.
Kederin ne renk mesela.
Peki ya neşen. Hah o ne renk?
Öfken misal?
Kaç tonda sevebilirsin beni?
Kaç tonda üzersin mesela.

Kaç ayrı tonda neşem olursun?
Hüznüm mavidir benim.
Gülüşüm leylak.
Öfkem kan kırmızı.
Gidişim siyah.
Doğuşum pembeymiş.
Ölüşüm bem beyaz.
Ne olur bari sen anla beni.
Bir'az..
P.〽elisa..



İnstagram'dan takip etmek için; @perran_ca

Çanakkale Geçilmez.. 100.yılımız kutlu olsun!..

Baş Kumandan Mustafa Kemal ATATÜRK ve tüm şehitlerimizin ruhu şâd olsun..


ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!..



Köyünde onu herkes öldü bilmektedir.
Çanakkale’den Havran’daki köyüne kadar 145 kilometreyi 13 günde yayan yürür.

Geldiğinde evine giremez. Çünkü 9 yılda belki karısı, yeniden evlenmiş olabilir. Akşamdan geldiği evini sabaha kadar göz hapsine alır. Sabah koyunları çıkarmak için gelen bir akrabası ile karşılaşır.

“-Sen kimsin?

-Ben Seyidim.

-Biz seni öldü biliyoruz.

-İşte sağ döndüm. Benim hanım evli mi?

-Hayır evli değil. Bir çocuğun var içeride, çocuğu korkutursun. Bağırarak git, haberi olsun.”

Kapıdan eşinin ismini seslenir. 8 yaşında bir kız çocuğu kapıya gelir. “Anne” diyor, “kapıda sakallı biri var korktum.” Annesi geliyor kapıya bakıyor ki, adamı. “Korkma kızım o senin baban.”

Ve 9 yıl sonra kızıyla böyle tanışıyor.

O kız, sonradan nine olduğunda torunlarına, “Baba deyip de bir müddet kucağına oturamazdım” der.

***

Kocaseyit namı, Seyit Ali Çabuk tam adı.

Çanakkale’de 276 kiloluk top mermisini tek başına sırtlayıp İngiliz zırhlısını vuran kahraman.

1889'da Balıkesir'in Havran ilçesine bağlı bir orman köyü olan Manastır köyünde doğan Seyit Ali, Yörük çocuğudur.

Mavi gözlü ve ufak tefektir.

Gariban Anadolu köylüsü.

Keçi güder arada kaçak odun kömürü yapar satar.

1909’da askere gider.

1912’de Balkan Savaşı’na katılır.

1914’te Birinci Dünya Savaşı başlayınca Çanakkale cephesinde topçu eri olarak bulundu.

18 Mart1915'te Müttefik donanması Çanakkale Boğazı'nı geçmek için saldırıya geçti. Bu sırada Seyit Ali, Rumeli Mecidiye Tabyası'nda görevlidir.

(Savaşın en kritik anlarından birinde Queen Elizabeth zırhlısından atılan bir top mermisi Mecidiye Tabyası'na isabet eder. Mecidiye Tabyası'nın pozisyonu çok kritiktir. Boğazdan geçen düşman savaş gemilerini vurmak üzere oradadır. Ve hedef alınan tabyada geriye sadece iki er ve tabya komutanı kalmıştır. Bu erlerden bir tanesi Seyit Ali Çabuk'tur.

Seyit, 276 kiloluk bir mermiyi, mataforası yani vinci bozuk olan topçu bataryasına tek başına sırtlayarak yerleştirmeyi başarır.
Ve Ocean gemisini dümen sisteminden vurmayı başarır. Ocean daha sonra sürüklenir ve Nusrat’ın döşediği mayınlardan birine çarparak batar.

Bu başarısından ötürü onbaşı rütbesine yükseltilmiş bir de ödül olarak çift tayın verilmiş.

O da bir hafta sonra kursağından geçmeyince istememiş.

Seyit Ali, 1909'da gittiği askerden, 1918'de onbaşı olarak döner.

1915’teki zaferden sonra 3 yıl daha Çanakkale’de askerliğe devam eder.

1918’de terhis olur.

BİR TEK ATATÜRK HATIRLAR

Kocaseyit, harpten döndükten sonra burada köyünde kimseye savaş ile ilgili bir şey anlatmaz. 9 yılda yaşadıklarını kendine saklar. Kolay değil, yaşanan olaylar, büyük travmalar yaratmıştır muhtemelen. 1929’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bir açılış için Havran'a gelir. Açılıştan sonra Havran Nahiye Müdürü’ne der ki, “Burada bir Seyit Onbaşı olacaktı onu görmem lazım.”

Ancak Havran Nahiye Müdürü, Seyit Onbaşı’nın hangi köyde olduğunu bilmez. “Buluruz tabii Paşam” deyip, Edremit askerlik şubesinden Seyit’i sordurur. Manastır köyünde bulunur. Şubeden 2 jandarma görevlendirilip salınır. Sabah çıkan jandarmalar akşamüstü köye gelir. Kocaseyit, dağa kömüre gitmiştir. Jandarmalar evinin önünde akşama dek bekler. Akşam geç saatte evine gelen Seyit, jandarmayı görünce, kaçak kömür için geldiklerini sanır. Ama bozuntuya vermez. Askerlere “suçum ne ki” diye sorar. “Hayır, suçun yok biz seni bekliyoruz. Seni Paşa çağırıyor.” Seyit, sevinir.

Gece yarısı vardıklarında nahiye müdürü, Seyit’i perişan vaziyette görünce, önce onu bir güzel yıkatır, berberde saç sakal traşı yaptırır. Sabah da elbisesini verir. Atatürk’ün yanına çıktığında, biraz sohbetten sonra Paşa ‘ne istersen, iste sen büyük kahramanlık yaptın’ der.

Maaş bağlatılmasını teklif eder. Seyit Ali, “Hayır paşam" demiş, "biz görevimizi yaptık maaş için değil” der. Tek bir isteği olur Atatürk’ten, “Ben dağda kaçak odunla kömür imal ediyorum. Havran ve Edremit'te gece kaçak satıyorum. Senin emrinle o dağdaki ormancılar baltamı almasa. Rahat çalışsam, maaş da istemem”

Atatürk, nahiye müdürüne talimat verir, Seyit’e dokunulmasın diye.

Ancak iki yıl sonra yeni gelen nahiye müdürü bu emri uygulamaz, Seyit’e pek rahat verilmez.

Seyit Ali Onbaşı, bir süre daha dağda odun kömürü yapar.

Yaşlanmaya başlayınca zorlanır, Havran’da bir fabrikada hamallığa başlar.

Seyit Ali Çabuk, 1939'da 50 yaşındayken, zatürreye yakalanır ve yaşamını yitirir.

Köyündeki mezara gömülür.

Kocaseyit'in köyü, hala yoksul...

Yüze yakın torununun yaşadığı Kocaseyit Köyü (köyün adı sonradan Çamlık, 1990’da da Kocaseyit olmuştur), büyük oranda elektriksiz ve susuz.

TSK bir dönem köye de sahip çıkmış, Kocaseyit Anıtı da yaptırmış ama Ergenekon, Balyoz darbeleri sonrası onun da eli çekilmiş.

Güneydoğu’dakilerden farksız köylü topraksız, koyun keçi güdüyor, ovaya yevmiyeye gidiyor.

Aynı dedeleri Kocaseyit gibi.

Kocaseyit’in öyküsü, bir yerde Türkiye’nin tüm kahramanlarının öyküsüdür.

En azından o yine şanslıymış, bugünküler üzerine bir de suçlanıp, hapse atılıyor, intihara zorlanıyor.

Hüseyin Vodinalı/ odatv